- Ortodontist Burak Aksu
- (0539) 690 03 65
- info@burakaksuortodonti.com
implant, gülüş tasarımı blog
Dental implant, basitçe anlatılacak olursa, çekilmiş olan dişin yerine konan metal bir diş köküdür.
Süt dişler, daimi dişler olarak sınıflandırılan dişlerimize, son yıllarda 3. dişler olarak tanımlanan dental implantlar da eklenmiştir. Modern implantların ilk çalışmalarının başladığı 1950’li yıllardan itibaren implant üretim teknolojisi ve hekimlerin uygulama teknikleri gittikçe gelişmiş, günümüzde mükemmele yakın bir tedavi tekniği haline gelmiştir.
Dişlerin tamamının kaybedildiği durumlarda implant, uygun bir seçenektir. Yaş ilerledikçe, özellikle üst çenede kemik kaybının fazla olduğu durumlarda geleneksel implant yöntemleri ya da sinüs yükseltme işlemi yeterli olmayabilir.
Dişlerin normal sürme zamanlarında sürmemesi durumunda gömülü diş olarak adlandırılırlar. Bu durum en sık biçimde 20 yaş dişlerinde görülür.
Diş hekimi korkusu, modern anestezi teknikleriyle oldukça aşılsa da, bazı kişiler özellikle çocukluk çağlarında yaşadıkları travmaların etkisiyle bu korkuyu hâlâ yaşamaktadırlar.
Dişlerin tamamının kaybedildiği durumlarda implant uygun bir seçenektir. Yaş ilerledikçe, üst çenede sinüs boşluklarına yakın bölgelerinde dikey kemik kayıpları olabilir. Bu bölgelere implant konulursa, implantın bir kısmı sinüs boşluklarında kalacak, bu da implantın sağlamlığını etkileyecektir.
Dişlerde çürük, travma ve yapısal bozukluklar gibi etkenler yüzünden oluşan küçük bozukluklarda kompozit malzemelerle tamir yapılabilir. Daha büyük bozukluklarda ise dişin kayıp kısmını yerine koymak için kaplama yapılması gerekebilir.
Kişilerin sosyal hayatlarının gittikçe gelişmesiyle, diş hekimliği, dişlerin sağlığını ve fonksiyonunu sağlayan bir hekimlik olmasının yanında, estetik ihtiyaçların da karşılanması adına çeşitli gelişmelere yol açmıştır. Kişiler artık, sağlıklı dişleri olsa da, daha güzel bir gülümsemeye kavuşmak adına diş hekimlerine başvurmaktadırlar.
Yazılım, elektronik ve mekatronik bilimlerinin gittikçe ilerlemesi ve diş hekimliğinde kullanılmaya başlanması, uzun süredir uygulanan alışılagelmiş tedavi yöntemlerinin de değişmesine yol açmıştır.
Diş etleri; Diş rengi ile kontrast oluşturarak gülümseme estetiğinin sağlanmasında en önemli unsurlardan birisidir. Genetik ya da sonradan oluşmuş sebeplerle diş etlerinin şekli, rengi ya da sertliği değişebilir. İdeal diş etinin açık pembe renkli, sert kıvamlı ve keskin kenarlı olması gerekir.
Günümüzde doğal diş minesine benzeyen ve tabakalar halinde oluşturulan diş kaplamaları kullanılmaktadır. Bunların en sık kullanılanı zirkonyumdur. Zirkonyum kaplamalar, ışık geçirgendir ve alttaki doğal dişin rengini yansıtabilmektedir.
Dişlerin ön yüzeylerinde yapısal bozukluklar, beyazlatma ile giderilemeyen renklenmeler, hafif çapraşıklıklar ve dişlerin arasında boşluklar varsa, dental lamina tedavisi, düşünülmesi gereken tedavilerin başında gelir.
Kompozit dolgu malzemelerinin gittikçe gelişmesi, hem renk hem de tutuculuk ve sağlamlık anlamında üst düzey seviyeye gelmesi, bu materyalin sadece dolgu işlemi için değil, aynı zamanda estetik amaçlarla da kullanımının yolunu açmıştır.
Dişlerin boyut ve şekillerinin yanında, renkleri de güzel bir gülüş açısından çok önemlidir. Daha beyaz dişler her zaman daha güzel bir imaj yaratır.
Sağlık alanında son yıllarda ortaya çıkan gelişmelerin en çok dikkat çeken yönü, tedavilerin farklı uzmanlıklardaki hekimler tarafından düzenlenmesi ve uygulanmasıdır. Bu tedavi şekline multidisipliner tedavi denir.